Bir Yalnız Savaşçının Ölümü İlahi Sözleri
Göğsü kaba mor dağların başında,
Telaşlı kartallar uçuyordu.
Erguvan bakışlı bir akşam üstü,
Bir büyük caddede vurdular beni,
Neon lambaları yeni yanmıştı,
Yanımdan insanlar geçiyordu.
Beyaz gömleğinde al kan lekesi,
Gittikçe büyüyordu sımsıcak,
Rüzgarlar ılıktı mevsim bahardı,
Erikler çiçek açıyordu.
Kurudu dudaklarım yandı yüreğim,
Yumdum avuçlarımı, tuttum çölleri,
Bir ıssız ormanda bir berrak gölden,
Ürkek ceylanlar su içiyordu.
Bir duvar dibine yattım upuzun,
O mavi ışıkta kaldı gözlerim,
Göğsü kaba mor dağların başında,
Telaşlı kartallar uçuyordu.
Sırat kadar keskin bir hayatın ortasındaydım,
Yüreğimde mutedil sevdaları, gözlerimde yarınları ve çözülmemiş sırları taşıyordum,
Yıldızsız gecelerin perde aralıklarından,
Ve bir mum aleviyle aydınlanan odalardan Fakülte kantinlerinden.
Otobüs duraklarından,
Gürültülü meydanlardan.
Ve inançlarımı boyadığım şehrin duvarlarından,
Bir gök gürültüsü gibi titreyip göğsümü kavgalara veriyordum,
Omzuma aldığım yük yığınların kurtuluşuydu,
İşte bu yüzden umutlarımı yuvasına sürülmüş bir mermi gibi yorulmadan, bıkmadan içimde taşıyordum.
Ağlamadan. Korkmadan. Ve aykırı yaşamanın bilinciyle gözlerimi kırpmadan,
Gülerek göğüsledim kurşunları,
Ben, ölerek yaşatmanın ne olduğunu yıllar önce önde gidenlerden öğrenmiştim,
Taze bileklerimi,
Gök gözlerimi…
Ve içimi çoktan hazırlamıştım hırçın kavgalara,
Kaldırımlarda büyümüş biri için kaldırımlara yığılmak zor değildi,
Zor değildi cebinde kefen parası olmayan biri için herşeyi yüzüstü bırakmak,
Şimdi şimdi sağ ve sol omzumda yazılı olanlardan başka herşeyi ama herşeyi size bırakıyorum. Size…